KOMPOZE Gelişim Atölyeleri, yeni sezonda yeni yerinde Chi Ci Talks söyleşilere yeniden başladı ve İki Ekonomist Eğitmen Çiğdem Yorgancıoğlu ve Hüseyin Çevik, İktisadi Doktrinler Neoklasik Yaklaşım ve günümüzde Homo economicus’un Ahvali‘ni konu alan söyleşi gerçekleştirdiler.
İktisadi düşünce tarihinin bilhassa Sanayi Devrimi sonrasından günümüze hızlı tempolu beyin fırtınası ile doktrinlerin geçmişte ve günümüzde ulusal ve küresel etkileri ve bağlamsallıklarının ana başlıkları merkezde idi. Yaklaşık 44 dakika içinde , geleceğin her bir başlık altında ince elenip sık dokunulacak (4X4) dört dörtlük yeni programlara da girizgah yayın olarak tasarlanan, bir söyleşi idi. Küresel ve Tarihsel ölçekte çeşitli değerlendirmelerin yapıldığı bu sohbetin ilk bölümü sesli ve görüntülü izlenebilir kalan ikinci yarısı olan 22 dakika ise sadece dinlenmek suretiyle ile takip edilebilir.
Eğitim sonrası Chi Ci Talks yapımcısı ve Anchor’u Cigdem Yorgancıoğlu şunları söyledi:
Öncelikle tüm süreçlerde emeği geçen herkese teşekkür ederim. Emek değer kuramını merkeze alan Klasik ekoldeki , yerinifayda değer kuramına dayalı Neoklasik iktisada bırakan anlayışın günün politikalarına yansımasına ilişkin boyutsal analizlere giriş için gerekli ilk evre beyin fırtınası gibi bir sohbet. Gerek yayın esnasındaki ve gerekse de sonrasında dinleyici için de bilgilendirici, düşündürücü, araştırmaya teşvik edici doyumlu bir sohbet olduğunun geri bildirimlerini almış olmak her ikimizi de memnun etti. Gelecekte yoğun çalışma takviminizin gereklilikleri doğrultusunda belli aralıklarla bu ekonomi sohbet ve planlanma fazındaki müfredatlarını sürdürme konusunda da daha cesaretlendirdi. Bu anlamda izleyicilerimize de ayrıca teşekkür ederiz.
Çiğdem Yorgancıoğlu’nun açılış kısımlarında “Biz stagflasyon çağına doğmuşuz diyerek ekonomik ezberlerin bozulmaya başladığı zamanlara gönderme yaptığı söyleşi sonrası ,Hüseyin Çevik’in CHI CI TALKS’ daki anlatımlarından aldığı ilhamlı da içine alacak surette kaleme aldığı ve yine söyleşiye atıfta bulunduğu makalesinden bazı satır araları ise şöyle idi;
İktisadi Düşünce Doktrinlerinden Ortodoks Neoklasik Eleştirileri üzerine yoğunlaşan Söyleşinin bir bölümünde Hüseyin Çevik’in Britanya vatandaşların Osmanlı toprağında, Osmanlı vatandaşından bile daha az vergi ödeyerek ticaretine geçit ve dahi imtiyaz veren anlaşmanın Tekstile nasıl bir vurgun getirdiğinin de altını çizmesi ve Kicking Away the Ladder isimli kitaba da atıfta bulunmasi üzerine ;
Baltalimanı Ticaret Konvansiyonu Olarak da bilinen Baltalimanı Ticaret Antlaşması, 1838’de İstanbul’un Baltalimanı semtinde Osmanlı İmparatorluğu ile Birleşik Krallık arasında imzalanmış, Osmanlı Devleti’nin İngiltere’ye pek çok bakımdan ekonomik imtiyaz vermesini sağlamış ticari antlaşmadır.Bu anlaşma ile Tarihsel olarak tekstil sektörünün nasıl yok olma yoluna girdiğininin de altının çizldiği bir noktada gündeme geldi
Söz konusu kitabın ismini dipnottan ziyede takibi kolaylaştırmak için buraya bırakalım Ha-Joon Chang, Kicking Away the Ladder: Development Strategy in Historical Perspective. Kitab ı( London: Anthem Press, 2002–ISBN: 1-84-331027-9.). Bu arada meraklısına Şevket Pamuk, “150. Yılında Balta Limanı Ticaret Antlaşması”nı okumalarını öneririm.
BİRİNCİ DÜNYA
Birinci Dünya Ülkesi kavramı Sovyetler Birliği ve müttefiklerine karşı çıkmak için ABD ve diğer batı ülkeleriyle ittifak kuran ülkeler için kullanılırken Soğuk Savaş döneminde ABD ile ittifak kurmuş devletler kastedilmekte.. Kapitalist, sanayi ülkeleri teokratik olmayan ,demokratik ülkelerdi bu ülkeler. .Soğuk Savaş döneminde tüm NATO ülkeleri Birinci Dünya ülkesi olarak sayılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ile uyumlu, çok az sayıda politik ve ekonomik menfaatlere sahip olan bir ülkeler bloğunu ifade eder bu kavram. Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerden söz ediyoruz. 1991 senesinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bu terimin kullanımı farklılaştı .Günümüzde “Birinci Dünya” terimi ekseriya sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeyi tanımlamak için kullanılmakta . Birinci dünya ülkesinin bazı temel parametreleri siyasette istikrar, demokrasi, hukuk ve ekonomidir. Yüksek yaşam standardı aynı zamanda birinci dünya ülkesinin doğasında olan bir özelliktir. Öte yandan Birinci dünya ulusları kavramını açıklamak için bir nevi KPI da diyebileceğimiz anahtar performans göstergeler , kriter ya da ölçütlere baktığımızda; akademisyenler ve uluslararası politika uygulayıcılar dahil olmak üzere uzmanların , gayri safi yurtiçi hasıla veya GSYİH’den gayri safi milli hasıla veya GSMH ve okuryazarlık oranlarına kadar birinci dünya ülkelerini tanımlamak için çeşitli ölçümlere güvendiğini görmekteyiz. UN-Birleşmiş Milletler tarafından ekonomik ve sosyal alanları kapsayan ülkelerin gelişimini analiz etmekte uygulamaya konan istatistiksel bir ölçüm olan HDİ(Human Development Index) – Türkçe ismi ile İGE yani İnsani Gelişme Endeksi de bir başka kriter diyebiliriz Eğitim boyutu,uzun ve sağlıklı yaşam boyutu-yaşam standardı IGE’nin en önemli kriterleri. İGE genellikle sıfır ile bir arasında yer alır. Burada sıfır seviyelerin insani gelişmenin çok düşük seviyesini ifade ettiklerini de aklımızda tutalım.
Soğuk Savaş sırasında, Avrupa’da modernleşme teorisi ve kalkınma teorisi, eski sömürge bölgelerinin yönetimine ekonomik, politik, sosyal ve kültürel tepkilerin bir sonucu olarak gelişti
On dokuzuncu yüzyıldan bu yana insanlar, Birinci Dünya’nın sahip olduğu refahın, onun sınırsız ekonomik özgürlüklere bağlılığının sonucu olduğu savini ileri sürdüler. Güney Koreli ekonomist Ha-Joon Chang, 2003 tarihli şayet bire bir çevrilse Merdiveni Tekmelemek denebilecek Türkçeye Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü olarak çevrilmiş olan kitabında, durumun aslen hiç de böyle olmadığını ve aslında Birinci Dünya ekonomik başarısının, geleneksel ekonomik düşüncenin bugün sürekli olarak karşı çıktığı türden devlet müdahalelerinden kaynaklandığını iddia etmekteydi. Chang’ın Britanya ve bilhassa ABD’nin yükselen küresel ekonomiye nasıl hakim hale geldiğine dair ayrıntılı analizi, onların bu tür sonuçlara ulaşmakta devlet aygıtlarını kullanma istekliliğinin altını çiziyordu. Chang aynı zamanda Batı’nın ekonomik gücü için gerekli olduğu iddia edilen mali, hukuki ve kurumsal yapıların aslında Batı’nın ekonomik başarıya ulaşmasına yardımcı olan kaldıraçlar olmaktan ziyade, ekonomik hakimiyetinin ürünleri olduğunu da gösteriyor.fikrini benimsiyordu.
CHI CI TALKS ‘DA ve YAYIN SONRASINDA KALKINMA REÇETELERİNE DOKUNUŞLARIN İZLERİ
Günümüzün kalkınmış ülkeleri hiç de öyle iddia edildiği ya da sanıldığı gibi “laissez faire laissez passer bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler gibi fizyokrat kafasıyla serbest pazar – serbest ticaret politikalarıyla ve temel demokratik kurumlarla kalkınmadılkları fikrini savunan Chang ile benzer bir bakış açısı ile yaklaşmakta idi Çevik hocamız ve Ortodoks Neoklasik politikaların aksine. Heterodoks tarafta olduğunu belirtiyordu .
Kısaca Chuang, günümüzün yüksek gelirli ülkelerinin yani yukarıda dikkat çekmeye çalıştığım “Birinci Dünya” ülkelerinin pek çoğunun on dokuzuncu yüzyılda iktisadi başarı merdivenini tırmanırken öyle reçete ettikleri politikalar izlemediği paradoksunun altını çiziyor. Bilakis , bu ülkelerin yüksek gümrük tarifeleri ve sektörel sanayi politikaları uyguladıklarına vurgu yapıyordu.Chuang buna İlaveten demokratik reformların uygulanmasında geciktilklerini de söylüyordu. Hatta birbirlerinden endüstriyel teknolojiler çaldılar şeklinde etik unsurlara da değiyordu Chuang . O’nun Bağımsız Merkez Bankaları da yoktu ifadelerine yer vermesi de hiç boşa değildi. Chang’a göre gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin aynı politika araçlarına erişimini engellemeye çalıştıklarında ve onları demokratik reformları benimsemeye ve fikri mülkiyeti korumaya teşvik ettiklerinde iki yüzlü idiler.
Chang’a göre, gelişmiş ülkeler günümüzde “serbest piyasa ortodoksluğu” savunucusu Adam Smith’in politikalarını gelişmekte olan ülkelere vaaz ediyordu. Ancak geçmişte bizzat yönetm,iktidar , devlet müdahale heterodoksluğu savunucusu Friedrich List’in politikalarını izliyorlardı. Gelişmiş ülkeler, Friedrich List’in o meşhur deyimiyle zenginleşmek için kullandıkları “merdiveni tekmeleyip” (kitaba atıf) ve bunun yerine, gelişmekte olan ülkelere, ekonomik durumlarına tamamen uymayan ve ekonomik çıkarlarına aykırı bir dizi politikayı kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Bu yazıda bu Makalenin bazı satırlarının sonuna gelindi. Yeni bir Chi Ci Talks ‘da görüşmek üzere.
—-
CIGDEM YORGANCIOGLU EKONOMİST EĞİTMEN /Economist -Instructor
YAYINLANMIŞ KİTAPLARDAN ÖRNEK-aRTSHOP -Yeni Dünya Düzeni Tango With She Elephants and He Horses -Erkek Atlar ve Dişi Fillerle Tango
Uzmanlık Ve /Veya Çalışma Alanları Doğu Akdeniz ,Enerji Politikaları Ekonomi Politik Enerji Ekonomisi İktisadi Ve Politik Doktrinler – Ekonomi Dünyasındaki Safsatalar Yeni Dünya Düzeni-İnovasyon IT Telekomunikasyon ve Dijital Teknolojiler-Bilgi Güvenliği -Adli Bilişim
HÜSEYİN ÇEVİK – EKONOMİST EĞİTMEN /Economist -Instructor
YAYINLANMIŞ KİTAPLARDAN ÖRNEK Beyaz Kalem KPSS Makro İktisat Konu Anlatımlı
Uzmanlık Ve /Veya Çalışma Alanları Mikro İktisat Makro İktisat-Uluslararası İktisat -İktisadi Büyüme-Kalkınma -Türkıye Ekonomısı-Para Banka -İktisadi Doktrınler Tarıhı
Kicking Away the Ladder was awarded the 2003 Gunnar Myrdal Prize by the European Association for Evolutionary Political Economy. Kicking Away the Ladder, Avrupa Evrimsel Politik Ekonomi Derneği tarafından 2003 Gunnar Myrdal Ödülü’ne layık görüldü.